top of page

Mektup: Düşüncenin Yolu


Okurcuğum,

Dün trenle Leiden’dan Brüksel’e seyahat ediyordum. Camdan dışarı mahmur mahmur gelip geçen ağaçlara bakıp düşünüyordum. Uykuyla uyanıklık arasındaki o ince çizgide nereye ait olduğumu anlamaya çalışıyordum. Sonra hayal kurmaya başladım. Neyin hayal neyin gerçek olduğunu karıştırdığım ve bu düşünceleri kesinlikle unutacağımı fark ettiğim anda ait olduğum yeri buldum. Ben düşüncelere aittim. Ya da düşündüklerime, düşüneceklerime, belki bunun en doğru ifadesi, şu anda düşünüyor olduklarıma aittim, aitim. Ben bu yazıyım çünkü şu anda ben bu düşünceyim.

Bu yüzden, hiçbir millet, din, dil, ırk, cinsiyet veya kültürle düşüncelerimi kısıtlamadan dünyanın, hatta mümkün olursa evrenin her neresine gidersem gideyim, ben kendi aklımdan geçenlere ait olacağım. Hayatın kendisinin bir yolculuk olduğu klişesini göz ardı ederek söyleyebilirim ki, ben kendi içimde bir yolculuktayım. Geçtiğim siyasi harita sınırları, konuştuğum dil aileleri, karşılaştığım kendilerini çeşitli kategorilerin içinde tanımlayan insanlar ve onların düşünceleri beni etkilediği ölçüde kendimi yeniden tanımlayabiliyorum. Yeniden düşündüğüm ve geliştirdiğim düşüncelerin benim için varoluşsal bir değeri var. “Cogito ergo sum” deyip geçmeyeceğim çünkü varlığımı düşüncemle kanıtlama derdinde değilim.

Varlığımın zaten bilincindeyim, aklımdaki aidiyet kavramının içini düşünceyle veya düşünmeyle doldurduğumu anladım. Bunun bir yolculuk olduğunu ve asla son bulmayacağını biliyorum. Sen bunu okudukça ben senin aklında canlanıyor olacağım. Bedenimin ölümlü olması umurumda değil. Şekilciliğe gerek yok. Var edilen ve yeniden var edilecek olan kelimelerin gücü yadsınamaz. “Kelimelerin gücü adına!” diye haykırmak istiyorum. Kullandığım dil beni her saniye başka yollara saptırsa da bu karmaşayı takip edebiliyor olmak, hatta bazen takip edemeyip kaybolmak, beni ben yapan, beni sen yapan düşüncenin yoludur. Çünkü bundan sonra artık düşünce üzerindeki gücümü seninle paylaşarak kendi tekil söylemimi seninle çoğaltmış oluyorum. Sen oluyorum. Hem yazar, hem okur oluyorum. Bu düşünce yolunun bir harika olduğunu fark ettin mi?

Değişim kaçınılmazsa farklılıklara verilen eşit değer sayesinde ben bunları yazıyor, yazarken değişiyor, bir bakıma seni de değiştiriyorum. Yaratabiliyor olmak beni etkiliyor. Bu konuda çok düşünüyorum. Bu düşüncelerin aklımı karıştırıyor olmasından aslında mutluluk duyuyorum çünkü var olanları anlamaya çalıştıkça kendi yorumumu katabildiğimi görüyorum. Düşüncelerimi yazıya dökerek yeni cümleler kuruyorum. Kelimelerden yeni bir bütün yaratıyorum. Yazıya dökülmüş kelimeler sen okuyucuyu da etkileyebiliyorsa, sen de bu düşüncenin yaratımında aktif bir rol oynuyorsun demektir. Çünkü sen olmasan bunları ben kime yazacaktım? Sen okumasan beni kim anlamaya çalışacaktı? Ve ben kendi kendime bir iletişimsizlik halinde düşünceler üretememiş olarak hiçliğe karışacaktım. Sen okudukça ben sen olduğum kadar sen de ben oluyorsun. Çünkü ben ikimizin de var olması için bu sayfada bu kelimelerle, hem de şimdi, var gücümle çabalıyorum. Yol alıyorum. Sen de yol alıyorsun. Birbirimize doğru yol alıyoruz. Çünkü biz birbirimizin farkına vardığımız ve birbirimizi tanıdığımız bu düşüncenin yolundayız.

Bu paragrafları yazmayı düşünmeden önceki benle, şu an düşünerek yazan ben arasında yukarıdaki satırlar boyunca bir yolculuk yaptım. Ve sen okurcuğum, sen de bu paragrafları okumadan önceki senle okurken düşünen ve hâlâ düşünmeye devam eden sen arasında da bir yolculuk yapıyorsun. Artık ne düşündüğümü biliyorsun. Bense senin nereye vardığını tam olarak bilmiyorum. Ama merak ediyorum. Amacım bu yoldaki kendi değişimimi senin de bilincine katmaktı ve beni saçma bulmuş olma ihtimaline rağmen aklında bir soru işareti yarattığıma inanıyorum. Bu yüzden bu yolda senle ben birlikte mutluyuz be okur. Öyle değil miyiz? Sen de ben de bu yazıya aitiz, aynı yolda ilerledik. Nereye mi ulaştık? Git aynaya bak. Ne gördüğünü bana yaz ki düşünce yolumun nereye çıktığını öğreneyim.

Nöronlarına dikkat et! Düşünebiliyor olman onlar sayesinde, unutma! Beyin kıvrımlarından sevecenlikle öpüyorum.

Yazarcığın

Not: Düşünce Evrimi Mucizedir eseri ile bana ilham kaynağı olan rahmetli dedem Günhan Yayla’ya teşekkür ediyorum.

3 views

Recent Posts

See All

Ne falmış arkadaş!

Geçen gün falcıya gittim. İnanmam öyle şeylere ama arkadaşlar ısrar etti, kıramadım. Bir orta şekerli söyledim. İçip kapattım. Başımın üstünde çevirdim, "Neyse halim çıksın falim!" dedim, kendime doğr

bottom of page